Seyahat Toplum

Geçmişini tanımak

Budapeşte’de oldukça milliyetçi bir Macar ile biraz sohbet ettik. “Tarih boyunca birçok kez savaşmışız, burada Türklere karşı oldukça sıcak bir yaklaşım görüyorum,” dedim.

“Macarlar ve Türklerin savaşmasından daha doğal ne olabilir ki?” dedi. “Zamanında buraların en güçlü devletleri Avusturya Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı’ydı. Bir ortamda kimler güçlüyse onlar kavga eder ve küçükler kazanana uyar. Arabayla gelmişsin, kaç devlet geçtin buraya gelene kadar?”

“Bulgaristan ve Sırbistan.”

“Onlar ülke. Bugün var yarın yok. Kaç ‘devlet’ geçtin? Ben söyleyeyim, sıfır. Türkiye’den çıktığından beri girdiğin ilk devlet Macaristan. Bir ülkeye devlet diyebilmek için kendi tarihi, müziği, mimarisi, edebiyatı olmalı. Budapeşte ve İstanbul arasında bu özelliklere sahip kaç devlet var?

Ulusların kendi kültürleri olabilir. Fakat devlet olabilmek için tarihten beslenmek gerekir. Doğu Avrupa’da kendini devlet sanan ulusların ne özellikleri var? Biz fethetmişiz kilise ve yol yapmışız, siz fethetmişsiniz cami ve hamam yapmışsınız. Kendileri, kendi kültürlerini temsilen neye sahipler ve ne yapmışlar? Ukrayna’nın tarihi eser diye pazarladığı şatolar bile bizim eserimiz.”

“Peki Macaristan?”

“Macaristan’ın 1.000 yıllık tarihi var. Bugünkü durumumuza bakma, bu toprakları 1.000 yıl yönettiysek gelecekte yine yönetiriz. Bizim bu hedefimiz hep olacak. Ama mesela Romanya’nın yoktur böyle bir hayali. Geçmişinde bir başarısı yok ki, güvenip de plan yapsın.”

“Türkiye’nin var.”

“Türkiye Macaristan gibi. 1.000 yıl Ortadoğu’yu, 500 yıl Doğu Avrupa’yı yönetmiş. Bugün düşmüş olabilir, yarın yine kalkar. Ve gelecekte savaşlarını Yunanistan, Bulgaristan ile değil, Macaristan ile yapar. O küçükler hangimiz kazanırsa onun toprağında oturur.”

Konuşmamızın özeti: Geçmişinizi iyi tanıyın. Günahıyla, sevabıyla.

Temmuz 2017, Budapeşte, Macaristan

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.